Orada burada ismini gördüm bu gün Rachel Corrie'nin. Fakat hafızamda herhangi bir şey canlanmadı. Kim olduğunu bilmiyordum. Az önce Semmma'nın blogunda okuduklarımdan sonra hem bu insanı tanımamış olduğum için kendimden utandım hem de bu ayıbı telafi etmek adına hemen harekete geçip tarayıcıma Rachel Corrie yazdım.
Rachel Aliene Corrie ( 10 Nisan 1979 - 16 Mart 2003) Amerikan ISM üyesi.Vikipedi'de Türkçe olarak bunları bulabildim Rachel Corrie hakkında. Biraz daha kurcaladıktan sonra onun hepimiz kadar (?) iyiliksever ancak hepimizin toplamından daha cesur olduğunu gördüm. Küçük yaşlardan beri çevresine duyarlı, kişiliğini geliştirmiş bir insan olduğunu anlamak için 10 yaşında katıldığı Dünya Açlık Konferansı'nda yaptığı konuşmaya göz gezdirmek yeterli olacaktır:
Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin evini yıkmak için harekete geçen bir İsrail buldozerinin önüne çıkmış ve buldozer tarafından ezilerek öldürülmüştür.
Evergreen State College'de sanat dersleri alarak eğitim gördü. Üç yıl boyunca gönüllü olarak ruhsal bozukluğu olan hastalara haftalık ziyaret yaptı, destek oldu. Yazar ve sanatçı olmak, barış için çalışmak gibi hedefleri olan Corrie, ABD'nin Irak'ı işgali üzerine İsrail'in Gazze'de kıyıma girişeceği ve bunun ancak bölgedeki ilgiyi canlı tutmakla engellenebileceğini öngörerek, Gazze'ye uluslararası gözlemci olarak gitmişti. Dünyanın birçok yerinde Rachel Corrie adına çeşitli anma etkinlikleri düzenlendi, adına yazılan bir oyun, 2006 yılında Londra Playhouse Theatre'da sahnelendi.
Rachel Corrie'nin hatırasına atfen 12 Mayıs 2010'da Özgür Gazze Hareketi'ne ait geminin adına MV Rachel Corrie adı verildi.
"Başka çocuklar için buradayım. Buradayım çünkü umursuyorum. Buradayım çünkü her yerde çocuklar acı çekiyor ve çünkü her gün kırk bin kişi açlıktan ölüyor. Buradayım çünkü bu kişiler çoğunlukla çocuk. Biz, yoksul insanların her yanımızda olduğunu ve bizim onları umursamadığımızı anlamak zorundayız. Biz, bu ölümlerin önlenebilir olduğunu anlamak zorundayız. Biz, üçüncü dünya ülkelerindeki insanların da bizim gibi düşündüklerini, bizim gibi güldüklerini, bizim gibi ağladıklarını anlamak zorundayız. Biz, onların bizim rüyalarımızı gördüğünü, bizim de onların rüyalarını gördüğümüzü anlamak zorundayız. Biz, onların biz olduğunu anlamak zorundayız. Biz, onlarız. Benim hayalim, 2000 yılına kadar açlığı durdurmak. Benim hayalim, fakirlere bir şans vermek. Benim hayalim, her gün ölen kırk bin insanı kurtarmak. Benim hayalim, hepimiz geleceğe bakıp orada parlayan ışığı görürsek gerçekleşebilir ve gerçekleşecektir. Açlığı umursamazsak, o ışık söner. Hepimiz yardım edersek ve birlikte çalışırsak, büyür ve yarının imkânlarıyla özgürce o ışık yanar." (buradan)Çocuk yaşlarda bile bu kadar bilinçli olan Rachel, ileriki yaşamında da kendisini barış için çalışmaya ve insanlara yardıma adamış ve yaşamı hiç hak etmediği bir şekilde noktalanmış...
İsrail hükümeti açılan davayı reddederek hukuku çiğnemiş. Olayın kaza olduğunu, Rachel'ın buldozerin altında kalarak değil, etrafa saçılan yıkıntıların altında kalması sonucu hayatını kaybettiğini söylemiş ve buldozeri kullanan şahsın kendisini görmediğini, o esnada görülebilecek bir açıdan bulunmadığını belirtmiş ve bunlara dayanarak kesinlikle sorumluluk kabul etmemiş.
Şimdi biz, dünyada olup biten tüm bu felaketlere, sergilenen adaletsizliklere bakıp iç geçirmek, "Yazık olmuş" demekten fazlasını yapamıyoruz. İnsanların cesaretlerini takdir ediyor fakar aynı cesareti sergilemek konusunda bir adım atamıyoruz... O gün orada o buldozerin önünde milyonlarca insan el ele verip durabilmiş olsaydık, belki de din, ırk, cinsiyet , görüş farklarının üstesinden gelip kötülük, adaletsizlik karşısında birleşebilmiş olsaydık bir şeyleri değiştirebilmiş, başta Corrie olmak üzere pek çok kişinin hayatını koruyabilmiş ve savunabilmiş olurduk.
Tüm bunları yapamadığımızı varsaysak bile, en azından insan yaşamı konusunda karar vermekle yükümlü bir mahkemeye "KULLANICININ GÖREBİLECEĞİ BİR AÇIDA DEĞİLDİ" yanıtı verme fırsatı sunmamış olur,hiç olmazsa birkaç kişiyi, birkaç bin kişiyi, birkaç yüz bin kişiyi göremeyecek kadar fiziksel engeli bulunan bir kişiyi neden bu göreve getirdikleri (!) sorusunu da sorma hakkını elde etmiş olurduk.
Şimdi bir mahkemeyi, bir hükümeti suçlayan, "adalet istiyoruz " diye paralanan bizler o gün o kadınla omuz omuza duramadığımız, vahşete seyirci kalmaktan çekinmediğimiz ve bu gün hâlâ daha kayıtsızlığımıza devam ettiğimiz için en az vahşeti yaratan ve uygulayan kesimler kadar suçluyuz. Şimdi onun anısına yaptıklarımız, yazdıklarımız, söylediklerimiz ve temennilerimiz somut eylemlere dönüşmediği sürece ve sergilediği cesaretin binde birini dahi göstermeye yanaşmadığımız sürece katıksız iki yüzlülükten başka bir şey olmayacak.
Birileri ölecek, birileri acı çekecek ve biz seyredeceğiz... Sonra, kırk yılın başında, milyonlarca insanın arasında bir gönüllü çıkacak, DUR demek için ortaya atılacak ve biz yine hiçbir şey yapmadan onun ölümünü seyredeceğiz. Yıllar boyunca böyle oldu ve yıllar boyunca böyle olacak. Kitleler bir şey yapmaya yanaşmadıkça kişiler ne yapabilir? Sönen hayatlara bakacak, birkaçını kahraman ilan edecek, ölüm yıldönümlerinde üç beş mum eşliğinde ağlayacak ve sonra televizyon karşısındaki koltuğa oturup, kayıtsız ve kaygısız bir şekilde kanal değiştirmeye devam edeceğiz... Biz bitmeyen ikiyüzlülüğümüzle, gömdüğümüz insanları görmezden gelir ve suçu başkalarına yüklerken, başka insanların ölümlerine davetye çıkaracağız.
Çünkü avantacıyız, çünkü aptalız. Çünkü ne gücümüz ne de cesaretimiz var. Çünkü eyleme geçmek yerine konuşmak kolayımıza gidiyor, en sevdiğimiz şey de günah keçisi bulmak...
Biz, yüzyıllardır bizim için iyi şeyler yapanların ölümlerini izliyor, birilerini suçluyor ve yaşamımıza devam ediyoruz. Bunu bir hükümetin suçunu azaltmak için değil, omuzlarımızdan atmaya çalıştığımız suçun farkına varmamız için söylüyorum; Corrie'nin ve onun gibi binlercesinin, çağımız öncesinde yaşamışların ve hatta yaşayacak olanların ölümlerinden bizler de sorumluyuz. Onlarla omuz omuza yürüyecek cesareti gösteremediğimiz ve kayıtsızlığımızı nesilden nesile aktarmaktan çekinmediğimiz için.
Hayata bir kere geliyoruz ve Rachel Corrie'nin bu yaptığı kim için, ne için demeden edemiyor insan. Sonrasında bir kişinin hayatını değiştirmiş olması bile onun davasını anlamlı kılıyor...
YanıtlaSilBu durum anlaşılmaz bir şey belki çoğumuz için fakat saygıyı da sonuna kadar hak ediyor...
Kim için? Ne için?
Silİnandığı ve uğrunda savaş verdiği şey için diye düşünsek bile o kadar anlamsız gelmiyor.