Pazartesi, Ağustos 12, 2013

Küçük Ağaç'ın Eğitimi ~ Forrest Carter

Çeviren: Şen Süer Kaya
Özgün Adı: The Education of Little Tree
Yayın Yılı: 6.Baskı / İstanbul 2008
Yayınevi: Say Yayınları
Sayfa Sayısı: 280

ARKA KAPAK:

Sevgiyi, duyarlılığı, dürüstlüğü, samimiyeti Kızılderili mantığıyla işleyen muhteşem bir kitap...

Egemenlik  ve güç tutkusu peşinde koşan Beyaz Adam'ın acımasızca yok ettiği Çerokilere ithaf edilen bu kitap, insanı umursayan, acılarını paylaşan, yaşamın bütünselliğini savunan bir kültürün mesajı... Evrensel dostluk ve barışın hikâyesi... İnsani duyarlılığın görkemli direnişi... Yüzeysel ve mekanik ilişkilerin hâkim olduğu günümüzde, yitirilen değerlere saygı duruşunda bulunma denemesi... Heidi, Küçük Prens, Şeker Portakalı ya da Martı'daki samimiyeti, dürüstlüğü özleyenler; coşmak, sevmek, özgür olmak, hüzünlenmek, doya doya ağlamak isteyenler için... En çok da kitle iletişim araçlarının kölesi olanlar, yaratıcılığı körelten eğitimi sorgulamak isteyenler için...

Yalnızca Ti-bi, yani arı kullanabileceğinden daha fazlasını depolar... Bu yüzden ayı tarafından soyulur. Rakun ve Çerokiler tarafından da... Paylarından fazlasını depolayan ve kendilerini besleyen insanlar için de bu böyledir. Ellerindekini kaptırırlar. Bu konuda savaşlar olur... Uzun konuşmalar yaparak paylarından fazlasını ellerinde tutmaya çalışırlar. Bir bayrağın onlara bunu yapma hakkını verdiğini söylerler... Erkekler, sözler ve bıçaklar yüzünden ölürler ama Gidişat'ın kurallarını değiştiremezler. (sf.17)

Büyük baba dedi ki, daha az sözcük olsaydı, dünyada bu kadar çok sorun olmazmış. (sf.51)

... iyi bir şeyle karşılaştığın zaman, yapman gereken ilk şey bulabildiğin insanlarla onu paylaşmaktır; bu şekilde iyilik öyle bir yayılır ki nereye gittiğini bilemezsin. (sf.74)

Bunun komik olduğunu söyledi ama yaşlandığın ve sevdiklerini hatırladığın zaman yalnızca iyiyi hatırlarsın. Kötüyü hatırlamazsın hiçbir zaman ki bu da kötünün hiçbir şeye değmediğini kanıtlar. (sf.99)

Büyükbaba dedi ki spor için bir şeyi öldürmeye gitmek dünyadaki en aptalca, kahrolası şeymiş. (sf.134)

Onlar kendilerini, yerlilerin yaptığı gibi doğaya verdiler; ona boyun eğdirmeye ya da bozmaya çalışmak için değil, doğayla birlikte yaşamak için. Ve bu düşünceyi o kadar sevdiler, sevgi içlerinde öyle büyüdü ki artık beyaz adam gibi düşünmeleri mümkün değildi. (sf.153)

Büyükbaba dedi ki bazı insanlar yalnızca sürekli vermeyi severmiş, çünkü bu onları kibirli, verdiği kişiden daha iyi kılarmış.Yapmaları gereken tek şeyin, kişiye kendisine bağımlı olmamasını sağlayacak küçük bir şey öğretmek olduğu halde. (sf.193)

Bir şeyden vazgeçersen, o zaman bir tür seyirci olursun. (sf.196)

Bütün insanlar gevşek davranırsa, o zaman politikacılar kontrolü alabileceklerini görürler. Gevşek insanlar üzerinde kontrol kurarlar ve çok geçmeden bir diktatörün olur. (sf.200)

Ne kadar uzağa gittiğini bilmiyorsan, çok uzaktır. (sf.225)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder