Perşembe, Ocak 10, 2013

"Gen Bencildir" Üzerine


İtiraf etmeliyim ki Gen Bencildir üzerine konuşmak benim için zor. Biraz yanlış kelimeler kullanmaktan, biraz hata yapmaktan çekiniyorum belki, sebebini ben de kestirebilmiş değilim. Bir yandan da kendimi üzerine konuşmak adına teşvik ediyorum çünkü kimi kitaplarla ilgili mütemadiyen susuyorum.

Richard Dawkins kuşku ile yaklaştığım bir adamdı. Kitaplarının çok satması, din ile arasında süregelen çekişme (ki bu beni çok kuvvetli bir inancım olduğundan değil bir bilim adamının bu mesele ile neden ilgilendiğini anlamadığım için rahatsız ediyordu) ve evet popülaritesi başta da dediğim gibi, ondan uzak durmamın nedenleriydi. Bu nedenle herhangi bir kitabını almaktan alıkoydum kendimi. Ama kütüphanede rastlayınca da duramadım.

Gen Bencildir, kendisinin de söylediği ve amaçladığı gibi, kolay okunan ve anlaşılır bir kitap. Ben, daha doğru bir yorum yapabilmek adına evrimle, genetikle, davranış biyolojisi ile ve zoolojiyle ilgili daha fazla kitap okumuş olmak isterdim tabii ama biliyorsunuz ki bebek adımları atmaktayım. Dawkins bu kitabı üç okuyucu grubu için yazdığını söylüyor Giriş'te: bilime uzak okuyucu, biyoloji bilimi ile haşır neşir okuyucu ve bu ikisinin arasında, kendimi de dahil ettiğimi, öğrenme aşamasındaki okuyucu. Dawkins bu kitabı yazarken bilimle içli dışlı olmayan okuyucunun ilgi ile ve zorlanmadan okumasını, öğrenme aşamasındaki okuyucunun kitaptan yarar sağlamasını amaçlamış. Biyoloji ile bilimsel anlamda ilgilenen kesiminse -ki o "uzman" olarak tanımlamış bu kimseleri- kitabı okurken değişik bir bakış açısı kazanmasını, belki bir parça eğlenmesini ummuş.

Sanırım Dawkins amacına ulaşmış. Benim baktığım yerden böyle görünüyor en azından. Kitap kolay anlaşılmasının yanı sıra akıcı demiştim zaten. Bunun yanında beni daha önce rastlamadığım bir bakış açısı ile de tanıştırdı; tamamen genlerin hükmünde oluşan hayvan davranışları fikri ile. Başta bu çıkarları adına hareket eden gen fikrini ve onların amaçlarına hizmet eden "yaşamkalım makineleri" olduğumuz fikrini yadırgadım. Aslında "başta" demem de ne derece doğru bilemiyorum çünkü hâlâ kabullenebilmiş veya sindirebilmiş değilim. Ama içten içe bunun böyle olabileceği şeklinde bir düşünce taşıyorum sanırım.

Gerçekten canlının bu kadar mekanik olduğu fikri insanı hayal kırıklığına uğratsa da Dawkins oldukça ikna edici. Yine de bu savı benimsemeden önce -ki benimsemek de pek kolay değil- daha fazla kitap karıştırmak, daha çok yazarla tanışmak gerek.

Bunun haricinde Dawkins bir de "mem" denen bir kavramdan söz ediyor. Mem'ler de genler gibi ancak mem'ler kültürü yaratmamızla birlikte ortaya çıkmışlar. Dawkins, zihinlere kazınan bir düşünceyi, nesilden nesle aktarılan bir melodiyi "mem" olarak niteliyor söz gelimi. Yani mem'ler daha soyut kavramlar. Ancak bunlar da genler gibi zaman zaman eleniyor ve yok oluyorlar. Tutulmayanlar hafızalardan siliniveriyor. İnsan kültürüne, düşünce biçimine bu açıdan yaklaşmak aklıma gelmemişti hiç, günlük yaşamda gördüğüm pek çok davranışı biyoloji ile bağdaştırmaya çalışsam da.

Dawkins bencil genleri ve bunlara hizmet eden yaşamkalım makinelerini anlattıktan sonra şöyle bitiriyor kitabını;

Bizim doğumda devraldığımız bencil genleri yenebilecek gücümüz var. Ve gerekirse, bize aşılanmış olan bencil memleri de yenebiliriz. Has, çıkarsız özveriyi bilinçli olarak büyütecek, besleyecek yolları bile tartışabiliriz biz; doğada asla yeri olmasa, tüm dünya tarihinde asla var olmamış bile olsa... Çünkü gen makineleri olarak yapılmış ve mem makineleri ile yetiştirilmiş olsak da, bizim yaratıcılarımıza karşı çıkacak gücümüz var. Biz, dünya üzerinde yalnızca biz, bencil eşleyicilerin tiranlığına isyan edebiliriz.





1 yorum: