Pazartesi, Temmuz 16, 2012

KATYA'NIN YAZI ~ Trevanian

Çeviren: Belkıs Çorakçı
Orijinal Adı: The Summer of Katya
Kapak Tasarımı: Cenk Gümüşçüoğlu
Yayın Yılı: 4. Basım / 2009
Yayın Evi: e Yayınları
Sayfa Sayısı: 232

ARKA KAPAK:

Rahatlığı ve gerilimi aynı zaman aralığında veren, Bask kültürünün ince ayrıntılarını içinde barındıran metin aralarındaki ipuçlarını takip edenler için soluk soluğa, edemeyenler için şok bir son...
Gerçek olamayacak kadar kusursuz ve karlanılamayacak kadar acı...
İnsan ruhunun derinliklerine inen sürpriz dönüşlerle umulmadık bir etki yaratan inanması zor bir yaz...
  • Ne var ki hayat sırayla giden bir şey değildir. Düzenli de değildir. (sf.14)
  • Ama sıradan hayatın da hayallere özgü hızlı tempoları reddedişinde her zaman yoğun bir ironi vardır. (sf.15)
  • Genellikle insanın yapabileceği en kolay şey yalan söylemektir. Bazen de en nazik hareket odur. (sf.24)
  • Hepimiz karşımızdakinin bizi anlamasını isteriz ama, ayna gibi içimiz dışımız görünsün istemeyiz. (sf.29)
  • Ama aşkı oluşturan zerrecikler, bölünüp analizi yapılamayacak kadar küçük şeulerdir. (sf.32)
  • Merak! Sekizinci büyük günah! Şehvetten bile beter. (sf.45)
  • İtiraf ruha iyi gelir, Montjean. Ruhu boşaltır, yeni günahlar için yer hazırlar. (sf.50)
  • Ben geleceği hep, yığınlar halinde "bugün" olmayı bekleyen yarınlardan oluşmuş diye görürüm. (sf.53)
  • Kelimeler oynanmak için değilse, ne için icat edilmiş ki? (sf.83)
  • İnsanın bunu öğrenmesi, geliştirmesi gerek, Jean-Marc. İnsanın kafasını boşaltıp... neşeyi değilse bile, en azından huzuru aramayı öğrenmesi şart. Başka nasıl yaşanabilir..? (sf.94)
  • Tanrı bizi iyi niyetlilerin vereceği zararlardan korusun! (sf.105)
  • Ertelenen acı, azalmış acıdır. (sf.109)
  • Büyük kötülüklerden bazen büyük iyilikler doğar. (sf.114)
  • Zaman nasıl çeşit çeşit kılıklarda geliyor, fark ettin mi hiç? (sf.117)
  • Banan sorarsan dışarıda, açık havada yemek, kalabalık bir bulvarda cinsel ilişkide bulunmak gibi bir şey. Temel ihtiyaçlar tenhada karşılanmalı. (sf.131)
  • Ama cesaretin nerede bitip duygusuzluğun başladığı belli değildir. (sf.132)
  • Dedikodu bizim kadınlarımıza günahın tadını çıkarma olanağı verir. (sf.136)
  • Evrende değişmez olan soğuk ve karanlıktır, ışık ve sıcaklık birer kıvılcım kadar küçük ve kısadır. (sf.137)
  • Adalet belki kördür ama, sosyal ağırlıklara karşı da duyarsız değildir. (sf.149)
  • Gençlik insana geçici bir konuktu çünkü. Yaşlılık ise, ölene kadar sizinle beraberdi. (sf.176)
  • Erkek milleti asla tam anlamıyla büyümüyor! (sf.183)
  • Çok saçma. Her çocuk kendini anasına, babasına ebediyen borçlu sanır ama, bu doğru değildir. Eğer ortada bir borç varsa, anayla baba borçludur çocuğa. Onu bu acılar, savaşlar, nefretler dünyasına getirdikleri için. Hem de bir anlık zevk uğruna. (sf.192)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder