Çarşamba, Mayıs 30, 2012

Kabil - José Saramago

Çeviren: Işık Ergüden
Orijinal Adı: Caim
Kapak Tasarımı: Yeşim Ercan Aydın
Yayın Yılı: 4. Basım / Şubat 2012
Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi
Sayfa Sayısı:146


ARKA KAPAK

José Saramago ölümünden önce yazdığı ve yayımladığı ülkelerde büyük tartışmalara yol açan son romanında insanlığın kutsal kitaplardaki başlangıcına geri dönüyor.

Adem ile havva'nın oğlu, kardeş katili, "sürgün ve gezgin" Kabil'le çıkılan bu yolculuk, Eski Ahit'in loş ve tekinsiz diyarlarında, zaman ve mekân kavramlarını altüst ederek, süreğen bir şimdiki zaman içinde, edebiyatla felsefenin kesiştiği dar alanlarda dolaştırıyor okuru.

Suç, ceza, adalet, nefret, ihtiras gibi insana özgü kavramlar ile savaşlar, katliamlar, cinayetler, boyun eğmeler ve isyanlar gibi insana özgü eylemler arasında gidip gelirken, İbrahim'den Nuh'a, Adem ile Havva'dan Eyüb'e, Lilith'e kadar bütün kadim şahsiyetler de beklenmedik anlarda ve yerlerde karşımıza çıkıp insanlık panoramasını tamamlıyor.

Gerçeğin ironik, yalın ve dolaysız dilini kullanan Saramago bu son romanıyla bize tüm zamanların sorusunu miras bırakmış oluyor: İnsan türü evrendeki yerini ve varlığını hak etmiş midir?

  • Biz bir konu değiliz, biz nasıl yaşayacağını bilmeyen iki kişiyiz. (sf.26)
  • Tıpkı Habil'i öldürmemi önleyebilecekken öldürmeme izin vermekte senin de özgür olduğun gibi, bütün diğer tanrılarda olduğu gibi sende de olan o yanılmazlık gururunu bir an terk etmen yeterli olurdu, bir an için gerçekten bağışlayıcı olman, alçakgönüllülük gösterip benim sunduğumu kabul etmen yeterli olurdu, çünkü onu reddetmemeliydin, tanrıların, ve tüm diğerleri gibi senin de, yarattığınızı söyledikleriniz karşısında görevleriniz var, (sf.31/32)
  • Bağa giren de bağcı kadar hırsızdır, dedi kabil, (sf.32)
  • kuşku duymak uzun yaşamış olanın ayrıcalığıdır, (sf.41)
  • Kadınları tanımadığın anlaşılıyor, her şeyi yapabilir onlar, iyiyi de kötüyü de, canları isterse taca tahta tenezzül etmeyip âşıklarının giysisini nehirde yıkamaya da giderler, herkesi ve her şeyi ittirip tahta oturmaya da, ellerinden her şey gelir, (sf.46)
  • Her şey gibi kelimelerin de kendi neden, nasıl, niçinleri vardır. Gösterişli olan kimileri tumturaklı bir havada bize seslenirler, sanki büyük işler için yaratılmış gibi kasılırlar, ama sonunda hafif bir yel bile olmadıkları, bir değirmen kanadını bile döndüremedikleri ortaya çıkar; sıradan, alışıldık, her günkü kelimeler olan diğerleri ise kimsenin öngöremeyeceği sonuçlara yol açar, bu iş için doğmamışlardır ama yine de dünyayı alt üst ederler. (sf.46)
  • yalan söylemek ödlekliklerin en beteridir, (sf.59)
  • Baba, benim için hâlâ önem taşıyan sorun, ölüp ölmediğimi bilmek değil, sorun şu ki, böyle bir efendi tarafından yönetiliyor olmamız, kendi çocuklarını yiyen baal kadar acımasız bir efendi bu, (sf.72)
  • Onun en büyük kusuru kıskançlık, kendi çocuklarından gurur duymaktansa hasedin sesine kulak vermeyi tercih etti, insanların mutlu olduğunu görmeye efendi'nin dayanamadığı açık, (sf.75)
  • İnsanların tarihi, tanrı'yla anlaşmazlıklarının tarihidir; o bizi anlamaz biz de onu anlamayız. (sf.76)
  • Belirsizliğin yolu başlangıçta dardır, ama onu genişletmeye hazır biri elbette olacaktır; (sf.86)
  • Onlar benim yetki alanım dışındalar, erişemem onlara, onlara dokunamam, bir tanrı'nın hayatı sizin sandığınız kadar kolay değil, bir tanrı hayal edildiği gibi bu daimi "istiyorum, yapıyorum, emrediyorum"un efendisi değildir, her zaman doğrudan hedefe gidemez, dolaylı yollara sapması gerekebilir, (sf.102)
  • Kimse tek kişi değildir, (sf.109)
  • Peki bu deneyimi yaşamak için seçilmiş olmak hakkında ne düşünüyorsun, Seçilmiş miyim bilmiyorum, ama bildiğim bir şey var ki kesin olarak öğrendim bunu, Nedir, Tanrı2mız, göğün ve yerin yaratıcısı tam bir zırdeli, (sf.110)
  • Yoksulların hayalgücü geniş olur, dedi kabil, hatta hayalgücünden başka bir şeyleri olmadığı bile söylenebilir, (sf.114)
  • Beni bu hale koyan elbette tanrı değil, şeytan'dır, Efendi'nin onayıyla, dedi kadın ve ekledi, Şeytan'ın kurnazlıklarının tanrı'nın iradesine baskın çıkamayacağını eskilerden hep işittim, ama şimdi olayların bu kadar basit olduğundan kuşkuluyum, şeytan kesinlikle efendi'nin bir aleti, tanrı'nın kendi adıyla imza atamayacağı pis işleri icra etmekle görevli. (sf.119/120)
  • Gemin büyükse fırtınan da büyük olur, (sf.123)
  • Sonuç olarak, bir şey söylemek diğerini de söylemek anlamına gelmez, diye ekledi ikinci melek, Aynı anlama gelmese de, kısmen aynıdır, diye ısrar etti kabil, Belki, ama farklılık bu kısmen'dedir, ve o da önemli bir farklılıktır, Bildiğim kadarıyla, biz burada yaşamayı hak edip etmediğimizi kendimize hiç sormadık, dedi kabil, Eğer bunu kendinize sormayı düşünseydiniz, yeryüzünden silinmekte olmazdınız, (sf.135)
  • İnsanların, gelecekten, sanki ellerinin altındaymış gibi, her anın uyumuna ya da zorunluluğuna göre gelecekten uzaklaşmak ya da ona yakınlaşmak sanki kendi yetkilerindeymiş gibi, bunca düşüncesizce söz etmeleri tuhaf. (sf.142/ 143)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder