Cuma, Ocak 18, 2013

BİR İNTİHAR EFSANESİ ~ David Vann

Çeviren: Esra Birkan
Özgün Adı: Legend of a Suicide
Kapak Tasarımı: Ayşe Çelem Design
Kapak Resmi: iStockphoto.com
Yayın Yılı: 1.Basım / Kasım 2012
Yayın Evi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 238

ARKA KAPAK:






David Vann, Alaska
coğrafyasından çarpıcı
manzaralar aktararak
günümüz insanının trajedisini
ortaya çıkarabilen bir yazar.

Jim tekrar Roy'un yanına oturup onu seyretti. Hâlâ aynıydı, tamamen aynı. Biraz öteye fırlayan 44'lük Magnum'u eline aldı. Namluyu kendi kafasına dayadı, fakat indirip manyak gibi gülmeye başladı. Kendini öldüremiyorsun bile, dedi kendi kendine yüksek sesle. Sadece kendini öldürme oyunu oynuyorsun. Önündeki elli yıl boyunca ayık kalıp her dakika bunu düşüneceksin. Senin payına düşen bu.

Hayatta herkesin payına düşen acı vardır. Ölüm başı çeker. Hele insanın yaşamına farklı bir yoldan girdiyse... İntihar eden babaya duyulan özlem, sadece öfke duygusuyla bastırılabilir. Ne hesap sorulabilir ona, ne de anlamaya çalışılır. Ama gün gelir, yazar, alıp kalemi eline bedel ödetir bırakıp gidene; altından kalkamayacağı bir acı yükleyerek...

Bir İntihar Efsanesi, Caribou Adası'yla tanıdığımız Amerikan edebiyatının genç yıldızı David Vann'ı dünya çapında üne kavuşturan kitap. Gerçekle kurmacanın çok ince bir çizgiyle ayrıldığı, insanı, farkına varmadan ya da varmak istemeden alıp götüren öyküler...

"Bir İntihar Efsanesi, adının vurguladığı gibi kişisel bir mitosu irdeleyerek, dağılmış bir ailenin geçmişine uzanıyor, o geçmişi yeniden sorguluyor ve yeniden kurguluyor."

Stewart O'Nan, Kayıplar İçin Türküler'in yazarı
  • Fazla yükseklere çıkmadığımız için düşecek bir yer de yoktu. (sf.22)
  • -ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum, çünkü bir ölümden sonra zaman durur, zamanın geçtiği hissi kaybolur- (sf.23)
  • Roy uykuyu beklerken, ölüme çok yaklaşıp kıl payı kurtulan insanların hissettiğini zannettiği o ruh hafifliğini hiç hissetmedi. Sadece yorgunluk ve biraz da keder hissediyordu, sanki orada bir şeylerini kaybetmişlerdi. (sf.127)
  • Bak, dedi babası. Erkek sadece kadının eklentisidir. Kadın tek başına tamdır zaten ve erkeğe ihtiyacı yoktur. Ama erkeğin ona ihtiyacı vardır. O yüzden kararları kadın verir. Fakat kuralların hiçbir anlamı yoktur, çünkü kurallar durmadan değişir. Kurallara karar veren de yine kadındır zaten. (sf.132)
  •  Kendini öldüremiyorsun bile, dedi kendi kendine yüksek sesle. Sadece kendini öldürme oyunu oynuyorsun. Önündeki elli yıl boyunca ayık kalıp her dakika bunu düşüneceksin. Senin payına düşen bu. (sf. 140)
  • Aslında hayat bir sürü hayatmış gibi geliyor bana, hepsi bir araya gelip upuzun bir hayat oluşturuyor. O zamanki hayatımın şimdiyle hiç alakası yoktu. Başka biriydim. Sanırım beni üzen şey ve bunları gündeme getirmemin sebebi, senin başka hayatlar yaşayamayacak olman. En fazla iki ya da üç hayatın olmuştur. Ketchikan'daki çocukluğun, bir de boşanmadan sonra annenle California'daki hayatın. İki etti. Belki de benimle buradaki hayatın da üçüncünün başlangıcıydı. Ama kendini öldürdün işte, seni öldüren ben değilim, o yüzden de böylesin. (sf.175)
  • Acıyı katlanılır kılan şey abesliktir. (sf.213)
  • Hatıraların, gerçekte olduklarından daha zengin olduklarını anladım; geçmişe yolculuk insanı hatıralarına yabancılaştırır sadece. Hayatımızı, hatta kendimizi hatıraların üzerine kurmuşsak eğer, eve dönüş bunu da alır elimizden. (sf.216)
  • ne de olsa bir yalancı, başka bir yalancıyı gözünden tanır. (sf.233)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder