Tüm bunlardan habersiz olanlar, yaşamın çeşitlenmesini esrarengiz bir mucizeye bağlayarak rahatlama gibi kolay bir yolu seçerken, bir kısmı, bilimsel olarak yapılan her çalışmada, mucize denen bölgenin gittikçe daraldığını gördükçe, yıllarca tutku halinde bağlandıkları, çok defa onu çıkarları için de kullandıkları düşünce ve inançların yıkılmasına dayanamayarak, bu katkıları yapanlara acımasızca, mantık ve bilim dışı saldırılarda bulunmakta ve onları Ortaçağ yöntemleriyle yıpratmaya çalışmaktadırlar. Evrim düşüncesini içine sindirmiş bilim adamları ve düşünürler, çabaları ve araştırmaları ile bilimde yeni ufuklara ilerlerken, buna bağlı olarak birçok bilinmezin ve sorunun kapısını da açmaktadırlar. Yıllarca ilk kapının önünde düşünce fukarası olarak bekleyen doğmatikler ve tutucular ise, bilimin vardığı bu son aşamada, açıklanması daha ince ve daha karmaşık yöntemler gerektiren birçok sorunu ve zorlukları, sanki kendileri ya da dayandıkları düşünce sistemi o noktaya daha önce ulaşmış da bilim adamları yeni farkına varıyormuş gibi davranarak, açıklama bekleyen bu sorunları inandıkları mucizenin bir kanıtı olarak ileri sürüp, sadece düşünürleri rahatsız etmekle kalmıyor, keza, gelecek için araştırıcı ruhların köreltilmesine ve bilimin dönen tekerleğine takoz olmaya çalışmaktadırlar. Fakat bir noktayı gözden ırak tutmamak gerekir: Ne kadar çok şeyi mucizeler hazinesine yazarsanız, zaman içinde geri çekilmeyi ve taviz vermeyi o denli göze almanız gerekecektir. Çünkü mucizeye inanmayanların ya da onun etkisini sınırlı tutanların uzun çabalarla buldukları değerli bilgileri, doğmatik düşüncelerin temeli olarak kullanmak suretiyle her defasında yeni savunma hatları oluşturanlar, er ya da geç çaresiz kalmaya mahkum olacaklardır. Doğal seçilimde esas olan, uyum yapamayanların ya da zararlı olanların elenmesidir. Bir düşünceye sonsuz olarak sahip çıkmak istiyorsanız, o düşünceden uzun yıllar ayrılmamış toplumların bu gün gelmiş oldukları yerdeki bilimsel yeteneklerine ve sosyal gelişmişlik düzeyine bakmanız yeterli olacaktır. Binlerce yıldır aynı düşünceye hizmet edenlerin, ne kendilerine, ne bilim dünyasına ne de insanlığa elle tutulur hizmetlerinin olmaması, eğitim ve düşünce sistemi bakımından yanlış yola girdiklerinin en önemli kanıtı olabilir.Bu düşüncenin yıllardır yanlış uygulanmasıyla bu hale gelindiğinin savunulması ise, sadece, tarihten ders alamayanlara tipik bir örnek olabilir. Binlerce yıl doğru uygulanamadığını savunanlar gelecekte doğru uygulanacağı konusunda hiçbir güvence veremezler. Bu da, herhangi bir kimseye, gelecek nesilleri, kendi ütopyaları ve doğmatizmaları doğrultusunda yeniden bir yönlendirme ve uygulama şansının verilmesinin doğuracağı sakıncaların açık bir kanıtıdır.
(...)
Evrenin Çocukları
"Yaratılışın Öyküsü" 'nden...
sf.239-240
Prof. Dr. Ali Demirsoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder