Kapak Tasarımı: Emine Bora Kapak Resmi: Mustafa Horasan Yayınevi: Metis Yayın Yılı: 5. Basım / Nisan 2012 Sayfa Sayısı: 249 |
ARKA KAPAK:
"Bu ülke, ki Netamiye derler adına, ulu bir ejderhanın mide fesadından doğdu. Biz oradaydık, gördük her şeyi. Kıyametin yarım boy küçüğü bir alamet gündü. Yalan elbet, ulu falan değildi ejderha. Kanatlarından irin saçan, pespaye bir yaratıktı aslında. Hastaydı, uçarken kusuyordu sürekli. Şöyle son bir kez titredi, süzülürken ağzını açtı ve macunumsu fokurdak bir sıvıyı, uzun ince kilimler misali, kadim suyun ortasına salıverdi. Ejderha olgun bir armut gibi yere düşerken, macunkilim de hızla katılaştı, kabarcıklarından dağlar vadiler denizler hasıl oldu, bu ülke böyle vücut buldu.Üzerinden her daim ekşi kokulu duman tütmesi ondandır."
Murat Uyurkulak'ın ilk romanı Tol çok sevilmişti. Har'ı da seveceğinizden eminiz. Dumanı tüten bir kıyametin romanı Har. Gökte melekler, cinler, "ben"ler, şeytanın ta kendisi, yerde Numune, Onüç, Otuzbeş ve bütün Yamuklar, tekmili birden aynı alametin üzerinde.
Ne diyelim, Büyük A hepimizi korusun!
- Zamanın latif bir rüzgâr, hakikatin nazif bir yaprak olduğunu idrak ettiyseniz, hem vakit çabuk geçerdi hem de anlattığınız hikâye güzel olurdu. (sf.64)
- Hakikatin yerine hakiki olmayanı koymak ne kadar da zordu. Zor, ama bir o kadar da zevkliydi. Bir kez hakikat hudutlarını aştığında, akıl zehir gibi işlemeye başlıyor, kelimeler tuhaf bir kudret ediniyordu. Zira kelime, artık kelimeden fazla bir şey olduğunu biliyordu. (sf.96)
- İnsanın ruhuna erişeceksen, deliğinden değil yarasından gireceksin. (sf.132)
- -Mesela, güzel güzel diyosun da, nasıl güzel bu Güzel, hele onu anlat...
-Güzel abi işte...
-Kör mü topal mı, uzun mu kısa mı, etli mi butlu mu?
-Abi, ayıp oluyo ama...
-Tamam,peki , onu geçelim... Bari şunu söyle, esmer mi Güzel?
-Bilmiyorum abi...
-Nasıl bilmezsin lan...
-Sevmekten dikkat etmemişim abi... (sf.200) - Zayıfın sığınağıdır kelime, güçlünün cümlesinden alır intikamını mutlaka. (sf.223)
- Yalnızlığın seni üşütsün, başkasını değil.
Tekliğin rüzgârındaki soğuk ihanettir zira.
Ne varlığın bulunmaz bir elmas olsun.
Ne de bir küfür başkalarına. (sf.224) - Pintinin hesabı tilkinin aklını alır, değil ki sen. (sf.226)
- Öfkeni heba etme, fazla öfke düşmanına benzetir seni. (sf.229)
- Hastalardan hasta beğen, yaradan yara.
Hastalığını emsalsiz sananlar yanılır.
O en eski yerinde gülen bir çocuk var.
Bul onu, gör onu, yaklaş yanına, okşa, okşa, okşa...(sf.231)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder