Pazar, Eylül 23, 2012

Snow White and the Huntsman

Yapım: 2012
Tür: Aksiyon, Macera, Dram
Süre: 127 dakika
Yönetmen: Rupert Sanders
Imdb Puanı: 6.3
Oyuncular: Kristen Steewart (Pamuk Prenses)
Chris Hemsworth (Avcı), Charlize Teron (Kraliçe)
Sam Claflin (William)

Sabahın beş ellidokuzunda, bir filmin daha sonuna gelmiş bulunmaktayım canlarım. Böyle şeyleri neden vakti zamanında yapmadığımı ben de bilmiyorum ama kazırsak altından muhtemelen dikkat eksikliğim çıkacak.

Snow White and the Huntsman orada burada gördüğüm fakat bir türlü izleyemediğim bir filmdi. Bu gece bir çılgınlık yapıp izlemeye karar verdim. Sonra araya bir telefon konuşması girdi, sabahlara kadar uzadı ama olsun. (Hazır yeri gelmişken, hangi aklı evvel Snow White'ı "Pamuk Prenses" diye kazıdı minicik zihinlerimize merak ediyorum. Neyse, kötü de olmamış gerçi)

Peki, kuru gevezeliği bir kenara bırakıp filme geçiyorum. Ama okurken şunu dinlemenizi istiyorum.

Filme başladığımda pek sarmadı beni. Her an bırakacak gibiydim. Yarısına gelene dek bu böyleydi aslında. Ama o avcının cazibesine kapılıp izledik işte. 

Pamuk Prenses'in Kristen Steewart olması çok saçmaydı bence. Bu görüşümü destekleyecek pek çok argümanım var. İlki ve en önemli olanı, ben o kızı sevmiyorum. İkincisi, yapmayın lütfen! Filmdeki kraliçe Pamuk Prenses'ten kat be kat güzeldi zaten! O ayna contayı sıyırmış! Siz Kristen ile Charlize Teron'u kıyaslayabileceğimizi düşünüyor musunuz ciddi ciddi? 

Ayna demişken, hayatımda gördüğüm en berbat sihirli aynaydı. Aynanın vücut bulmasına gerek yoktu. "En güzel sizsiniz kraliçem" dese yeterdi! Bir farklılık mı yaratmak istemişler bilmiyorum ama, kırk yılın sihirli aynasının içine etmişler. Sihirli ayna aynalığından utanmıştır.

Bunun dışında, sevgili yazara da oldukça öfkeliyim. (Yazar diyorum çünkü meğersem bunun kitabı da varmış. İzlemeden önce bilseydim, izlemezdim. Hiç yoktan onu bulup okumam gerekecek şimdi. Daha Otomatik Portakal'ı alamadım! Neyse.) Pamuk Prenses beyaz atlı prensine aşık olmuyor muydu? Ya, tamam, her şeyle oynamışsın, bir sürü değişiklik yapmışsın, mülayim cüceler savaşçı olmuş, prens dükün oğlu olmuş ama şaşmaz kural prensle -bu durumda dükün oğlu Will ile- prensesin evlenmesidir. Şimdi sen neden durduk yere avcı ile prensesi öpüştürüyorsun? Benim hayallerim bu yönde değildi ki! Will ile Pamuk mutlu olacak, avcı da bana kalacaktı oysa.

Avcı demişken, hayatımda gördüğüm ilk anarşist avcı da oydu herhalde. Biraz daha alaycı, biraz daha ukala olaydı hayranlığımı büüüüsbütün kazanırdı. Ama o biraz arada kalmış. Kaybeden, bitik tipler öyle olmaz sevgili yazar. İnsan dünyadan umudunu ya keser, ya kesmez. Her şeyini kaybetmiş ve tüm umudunu yitirmiş bir karakter yarattıysan onun gözü kara ve pisliğimsi iyi olması şaşmaz kuraldır. Böyle arafta bırakma bir daha karakterlerini.

Bu arada Kraliçe bana biraz "Kanlı Elizabeth" i andırdı. O kuzgunların kalbini falan yerken ve güzel kızların güzelliğini emerken bir anda parlayıverdi Kanlı Kontes hikâyeleri kafamda. Yazar ondan mı esinlenmiş bilemem ama, dediğim gibi bana çağrışım yaptı.

Bunlar dışında... Film müzikleri dikkatimi çekmeyecek kadar sönüktü. Sönük olmasalar kesin dikkatimi çekerlerdi. Birbirini destekleyen iki cümle de kurabildiğimi ispatlamış oldum. Film nasıldı derseniz, idare ederdi. Aslında ben bu beyaz atlı prensini bekleyip, boy boy çocuk yapan Pamuk Prenses'ten daha çok sevdim halkı galeyana getiren, zırhları kuşanıp babasının krallığını geri alan Pamuk Prenses'i. Kraliçe'ye de üzüldüm, esasen onun da acıklı bir hikâyesi vardı sanki. Bir de, "bi kere de kötüleri konu alan bir film yapsınlar" dedim kendime.

Pek çok insan film izlerken imdb puanına dikkat ediyor. Bence siz Cessie puanlamasını göz önünde bulundurun. Ben olsam bu filme, 10 üzerinden 6 verirdim. Ana, hemen hemen aynı puanı vermişiz. Tamam o zaman ya imdb'yi de göz önünde bulundurabilirsiniz.

Macera dolu bir filmdi işte. Kristin'e katlanabilirim 127 dakika boyunca diyorsanız izleyin derim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder