Pazartesi, Nisan 23, 2012

Gavurun Dölü ~ Candan Özer

Yayın Evi: April Yayıncılık
Yayın: 1.Baskı / Ocak 2010
Kapak Tasarımı: Mineral Tasarım
Sayfa Sayısı: 397


ARKA KAPAK

Canım çok acıyordu, büyüyünce unutacaksın dediler.
Büyüdüm ama unutmadım. Canım hâlâ acıyor.
Evleri, umutları, kalpleri yanan, hayatın savurduğu bir aile.
Tutunmaya çalıştıkları İstanbul'da kaybolan Esmehan, Sofi ve Ömer.
Geçmişini arayan Aylin, Nurgül, Aynur.
Terk edilişini her gün terk ederek unutmak isteyen Kemal.
Büyük bir sırrın tam ortasındaki Müçteba.
Tehlikeli oyunlar içinde savrulan yürekler, daha fazla sır saklamayacaklar.
Kurgu ile gerçeğin, dün ile bugünün, başlangıç ile sonun hikâyesi.
Yakın tarihi ustalıkla anlatan, unutulmuş gerçekleri tekrar gün yüzüne çıkaran, intikam kadar soğuk, gerçeğin ta kendisi kadar yakıcı bir öykü.
Candan Özer'in kaleminden sarsıcı, alışılmadık bir roman: "Gavurun Dölü".
GEÇMİŞLE SOĞUK BİR YÜZLEŞMEYE, ACILARLA YAKICI BİR ÖDEŞMEYE, AYNANIN İÇİNDEKİ KARANLIĞI GÖRMEYE  HAZIR MISINIZ?
Sırlar yeterince gizli kaldı, artık ödeşme zamanı... Herkes için.
 *
  •  Başkasıyla paylaşmazsan yüreğindeki acı zehirli bir yılan gibi çöreklenir kalır da her öfkenle büyüyüp durur. Sonra içine sığamaz olur. Bütün vücudunu yiyip bitirir. (sf.59)
  • Bir an için insanın hayatında beş on dakika içinde ne kadar çok şeyin değişebileceğini düşündü. (sf.149)
  • Tam bana sarılıyor ben de o gitmesin diye çişim de gelse uyanmıyorum. Gözlerimi sımsıkı yumuyorum babam kaçmasın diye. Ama hem babam kaçıyor hem de çişim. (sf.189)
  • "Gerçekler mi yoksa hayallerimiz mi bizi daha çok düş kırıklığına uğratır sence?" (sf.203)
  • "En acı gerçek, en tatlı yalandan daha az yıkıcıdır." (sf.203)
  • Çünkü biliyordu ki hiçbir insan, ne yapmış olursa olsun, bir başkası tarafından öldürülmeyi hak etmiyordu. (sf.286)
  • Peki, ya şimdi? Neden yüreği parça parça olmuyordu onu başkasının yanında görünce? Neden geceler boyu, o Kaf Dağı'nın arkasında bile olsa, bir işaretiyle yanına gidebileceğinin kararlılığıyla dalmıştı rüyalara da şimdi, kiminle, nereye gittiğini merak edip arkasına düşmüyordu? Neden birkaç gün önce onun uğruna gözünü kırpmadan bırakabileceğini düşündüğü Nurgül'ü daha çok düşünür olmuştu? Acıdığı için mi? Safiye hanımın anlattığı çocukla Nurgül arasında istemeden bir bağ kurduğu için mi? Yoksa çok basit bir şeyden dolayı mı; Selin'in mutfağında kendi hazırladığı poşet çayla, Nurgül'ün demlediği tavşankanı çayı kıyasladığı için mi? Bir süredir evinde yiyemediği ve tatlarının farkına, yokluklarında vardığı akşam yemekleri için miydi yoksa? Dolabındaki, sabun kokan, paketten yeni çıkmış gibi ütülü gömlekleri tükendiği için olabilir miydi? (sf.342)
  • Tam uzaklarda sandığı şeyin bu kadar yakınında olduğunu öğrendiği zaman ya onu kaybetme zamanıysa aynı zamanda? (sf.361)

2 yorum:

  1. Tanıtım için teşekkürler.İlgimi çekti açıkcası,deneyeceğim...

    YanıtlaSil
  2. Rica ederim.
    Umarım beğenirsiniz.

    YanıtlaSil