Çeviri: Celâl Üster Orijinal Adı: Nineteen Eighty-Four Kapak Tasarımı: Ayşe Çelem Design Kapak Resmi: Daniel Brunner Yayın Evi: Can Yayınları Sayfa Sayısı: 350 |
- Gelecekle nasıl iletişim kurulabilirdi ki?Doğası gereği olanaksızdı.Gelecek ya şimdiye benzeyecekti,ki o zaman ondan haberi bile olmayacaktı ya da şimdiden farklı olacaktı,ki o zaman da içinde bulunduğu durumun hiçbir anlamı kalmayacaktı. (sf.31)
- Ses hiç kesilmeden sürüyordu.Winston bir an kendine geldi ve ötekilerle birlikte bağırıdığını,topuklarını var gücüyle iskemlenin basamağına vurduğunu fark etti.İki Dakika Nefret'in en korkunç yanı,insanın katılmak zorunda olması değil,katılmaktan kendini alamamasıydı.Otuz saniye sonra en küçük bir zorlamaya gerek kalmıyordu.Tüm topluluk,elektrik akımına kapılmışçasına,ürkünç bir kin ve nefretle azgınlaşıyor,öldürme,işkence yapma,yüzleri bir balyozla yamyassı etme isteğine kapılıyor,insanlar ellerinde olmadan yüzleri kaskatı kesilerek çılgınlar gibi bağırıp çağırıyorlardı.Ama yine de,duyulan öfke,bir pürmüzün alevi gibi bir nesneden öbürüne yöneltilebilen,soyut,kimseyi hedef almayan bir duyguydu. (sf.38)
- Kimi zaman,insanın birine duyduğu nefreti bile isteye bir başkasına yöneltmesi de olasıydı. (sf.39)
- Duygularını gizlemek,aklından geçenlerin yüzüne yansımasını önlemek,herkes ne yapıyorsa onu yapmak,içgüdüsel bir tepkiydi. (sf.41)
- "Bir gün karanlığın olmadığı bir yerde buluşacağız." (sf.49)
- Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında,hiçbir şey sizin değildi. (sf.51)
- Her davranışın sonuçlarını,o davranışın kendisi doğurur.(sf.52)
- Parti geçmişe el koyabiliyor ve şu ya da bu olayın hiçbir zaman olmadığını söyleyebiliyorsa,bu hiç kuşkusuz işkenceden de,ölümden de beter bir şeydi.(sf.58)
- "Geçmişi denetim altında tutan,geleceği de denetim altında tutar;şimdiyi denetim altında tutan,geçmişi de denetim altında tutar." (sf.59)
- Yaşayanların değil de ölülerin yaratılabilmesinin ne kadar tuhaf olduğunu geçirdi aklından. (sf.72)
- "Bağlılık,düşünmemek demektir,düşünmeye gerek duymamak demektir.Bağlılık bilinçsizliktir." (sf.78)
- İnsan bu durumun dayanılmaz olduğunu düşünüyorsa,bir zamanlar düzenin şimdikinden çok farklı olduğuna ilişkin anlıları olması gerekmez miydi? (sf.85)
- Oysa çok kısa bir süre önce yalnızca birkaç yüz gırtlaktan yükselen çığlıkta yüreklere korku salan bir güç yatıyordu!Neden gerçekten önemli sorunlar söz konusu olduğunda böyle haykıramıyorlardı? (sf.95)
- Bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar,ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler. (sf.95)
- Winston birden,çağdaş yaşamın asıl özelliğinin acımasızlığı ve güvensizliği değil,yavanlığı,donukluğu ve kayıtsızlığı olduğunu fark etti. (sf.98)
- NASIL'ını anlıyorum:NEDEN'ini anlamıyorum. (sf.105)
- Belki de,deli dedikleri tek kişilik bir azınlıktı. (sf.105)
- Özgürlük,iki kere iki dört eder diyebilmektir.Buna izin verilirse,arkası gelir. (sf.106)
- Gerilimli anlarda insanın bir dış düşmana karşı değil de,hep kendi bedenine karşı savaştığını fark ediyordu. (sf.128)
- Seni seviyorum. (sf.135)
- "Aslında hiçbir şey farketmezdi," dedi.
"Öyleyse neden pişmansın itmediğine?"
"Sırf,bir şey yapmayı hiçbir şey yapmamaya yeğlediğim için.Şu oynadığımız oyundan kazançlı çıkmamız olanaksız.Kimi yenilgiler kimilerinden daha iyi olabilir,o kadar." (sf.164) - Her gün,her saat hayata dört elle sarılmak,gelecekten yoksun olduğunu bile bile günübirlik yaşamayı sürdürmek,tıpkı hava olduğu sürece nefes almayı bırakamamak gibi karşı konulmaz bir içgüdüydü. (sf.182)
- Onları çekip çeviren,sorgulamayı akıllarından geçirmedikleri özel bağlılıklardı.Asıl önemli olan,kişisel ilişkilerdi;hiçbir işe yaramayacak bir hareketin,birini kollarına almanın,dökülen bir gözyaşının,ölmekte olan birine söylenen bir sözün bir değeri olabiliyordu. (sf.195)
- "İtiraf etmekten söz etmiyorum.İtiraf,ihanet değildir.Ne söylediğin ya da ne yaptığın önemli değil;yalnızca duygulardır önemli olan.Beni seni sevmekten caydırırlarsa,işte o zaman gerçekten ihanet etmiş olurum." (sf.196)
- Gerçekler,ne yaparsanız yapın,gizlenemezdi.Araştırıp kovuşturarak ortaya çıkarılabilir,işkence yaparak sizden sökülüp alınabilirdi.Ama amacınız hayatta kalmak değil de insan kalmaksa,sonuç ne fark ederdi ki? (sf.197)
- Savaşın asıl yaptığı,yok etmektir;ama ille de insanları yok etmesi gerekmez,insan emeğinin ürünlerini de yok eder. (sf.221)
- Uygarlığın bedeli eşitsizlikle ödenmişti. (sf.235)
- Toplumumuzda,olup bitenleri en iyi bilenler,aynı zamanda dünyayı olduğu gibi görmekten en uzak olanlardır. (sf.247)
- Genellikle,kavrayış ne denli fazlaysa,yanılma da o ölçüde fazladır: Zekâ ne denli fazlaysa,akıl o ölçüde azdır. (sf.247)
- "Akıllılık,çoğunluğa bakılarak ölçülmez." (sf.249)
- İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de. (sf.286)
- İnsanlar özgürlük ile mutluluk arasında seçim yapmak zorundaydı ve büyük çoğunluk mutluluğu seçiyordu. (sf.297)
- Bir kez teslim olmayagör,gerisi kendiliğinden geliyordu. (sf.313)
- Onlardan nefret ederek ölmek,özgürlük buna denirdi işte. (sf.317)
- Farkında olmadan,masanın üstündeki toz tabakasında parmağını gezdirdi:2x2=5 (sf.327)
"karanlığın olmadığı bir yerde görüşmek üzere" aslında güzel söz ama kitabın kötü adamından sözlenince güzel çağrışımlar yapmıyor. yaşam gerçeğimizin böyle suratımıza tokat gibi yapıştıran kitaptır çok severim.
YanıtlaSilBen bu yorumu gözden kaçırmışım sanırım.
SilHaklısınız, kötü adamdan duyunca hele de ne ifade ettiğini bilince biraz ürkütücü.
kötü adamdan duymak yada duymamak. önemli olan oradaki vurguyu anlamk. söz kimden gelir se gelsin. amaç kimin güçlü olduğundan bahs ediliyor. kötü adam da aynı zamanda bir polis olduğunu unutmayalım
SilSize katılmıyorum. Bir karakterin bu cümleyi aşığından duyduğunu okuduğunuzu düşünün, yine de karanlık bir cümle midir? Koşullar ve olaylar değişirse, sözcüklere yükleyeceğimiz anlamlar da değişir.
Silselamlar. yıllar sonra bu yorumu gördüm ve cevap yazmak istedim.
YanıtlaSilbu söz bana kötü adamdan duyulduğu için ürkütücü değil, tam tersi kuvvet verici bir söz olarak motivasyon veriyor. çünkü; karanlığın olmadığı o kötü ve acı dolu yere gideceğimi bile bile, adeta kötü adama meydan okuyarak "fikirlerimden ve özgürlüğümden vazgeçmeyeceğim." çağrışımını anımsatıyor. winston'un kardeşliğe katıldığını sanarken söylediği bu söz düşününce, tabii kitabın bitiminden ve her şeyi öğrendikten sonra, adeta partiye karşı yüz yüze bir meydan okuma gibi gelmişti bana.
bir gün özgürlüğümüz ve ideallerimiz uğruna karanlığın olmadığı yerde buluşmak dileğiyle. sevgiler