En sonunda dün gece, Harry Potter ve Sırlar Odası bitince elimdeki kitaplara bir göz attım. Okuma Şenliği için okunacak, yasaklı bir kitap alamamıştım. Ama ya evdekilerden biri yasaklanmış kitaptıysa? Böylece ben de yasaklanmış kitapları araştırmaya başladım ve şaşırarak gördüm ki, Alice Harikalar Diyarında da 1865 yılında Çin'in Hunan eyaletinde, hayvanların bolca konuşturulması sebebiyle yasaklanmış. Çocukların hayvanlarla insanlara aynı değeri verebileceği mi ne düşünülmüş. (kaynak) Kitap 158 sayfa. Etkinlik için kabul edilir mi bilmiyorum ama, yine de biraz da yasaklı kitap kategorisi için okumuş oldum bu kitabı. Dün gece başladım, bu gün de bitirdim.
Kitap Can Yayınevi'nden de çıkmış. Alice Harikalar Ülkesinde ismi ile ve bundan zannediyorum altı sene sonra yayınlanmış bir de Aynanın İçinden Alice Harikalar Ülkesinde var. Ben kitabı bir de Can'dan okumayı çok istiyorum ve tabii ki yanında diğer kitabı almayı da. Neyse, gelelim kitaba...
Alice Harikalar Diyarında Lewis Carroll'un en bilinen eseri. Lewis Carroll 11 çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Babası din adamıymış. Carroll kardeşlerini eğlendirmek için oyunlar hazırlamakta çok başarılıymış. Pek çok alanda yetenekliymiş, zeki biriymiş. Bir süre Oxford'da matematik dersleri vermiş.
Carroll aslında bir kekemeymiş. Buna karşın çocuklarla rahat konuşabiliyormuş. Din eğitimi almasına rağmen din adamı olmayışına bunun da sebep olabileceği düşünülüyor. Bir başka sebepse, onun pek çok alanda ilgi ve yeteneği olduğunu fark etmiş olması.
Lewis Carroll, Chris Church College'in dekanı Henry George Liddell'in çocukları ile çok iyi anlaşıyormuş. Alis Harikalar Diyarında da Carroll'un bu üç küçük kıza anlattığı hikayelerin bir ürünü olarak doğmuş. Bu hikayeleri Alice'in isteği üzerine kaleme almış ve kendi çizimleri ile ona hediye etmiş.
Kitabı tesadüfen edinen Henry Kingsley ile George Mcdonald'ın ısrarları ile basılmasına karar vermiş. Alice Harikalar Diyarında dışında da eserler vermiş ancak en bilindik olanı minik Alice'in başından geçenlerin anlatıldığı bu kitap.
Söylenenlere göre yazar, Alice'e karşı saplantılı sayılabilecek bir sevgi besliyormuş. Onunla zaman geçirmekten çok hoşlanıyormuş, ancak daha sonra iletişimleri Alice'in annesi tarafından kesintiye uğratılmış. Bu tuhaf ilişkiden bize kalan da müthiş bir çocuk kitabı.
Alice Harikalar Diyarında için çocuk kitabı demek ne kadar doğru bilemiyorum. Aslında herkes kendinden bir şeyler bulabiliyor bu kitapta. Kitap pek çok filme, tiyatro oyununa konu olmuş, pek çok yerde kitaba atıfta bulunuluyor.
Beni Alice Harikalar Diyarında sevdalısı yapan en önemli şey, bahsettiğim film. Filmde Alice'i büyümüş ve bir kez daha kendisini harikalar diyarında bulmuş olarak görüyoruz. Büyüyünce çocukluk hayallerine yabancılaşan Alice bu dünyayı ve burada yaşayanları tanımıyor ama Harikalar Diyarı'ndakiler onu hatırlamakta ve ondan büyük şeyler beklemekteler, çılgın bir ejderhayı haklamak gibi.
Filmi izlemek benim için bir şanstı. Oradaki dünya öyle güzeldi ki, kitabı okurken de karakterlerin yerine filmdeki karakterleri koydum, gözümde öyle canlandırdım. Minik Alice'imiz saatine bakıp "Çok geç kaldım, çok geç kaldım!" diye söylenerek koşan beyaz bir tavşan görüyor ve onun peşinden bir kuyuya atlayıveriyor. Ondan sonra bir büyüyüp bir küçülen, tuhaf insanlarla, canlılarla karşılaşan Alice'in başına gelmedik kalmıyor. Kendini bir Beyaz Tavşan'ın evinde sıkışmış olarak buluyor bir bir ejderhadan hikâye dinlerken. Sonra bir de bakıyor ki bir mahkemede tanık kürsüsünde.
Elbette en sevdiğim karakter Şapkacı, hem de tartışmasız ve rakipsiz. Kitapta da en sevdiğim kısım çay partisiydi elbette. Şapkacı, Mart Tavşanı ve Fındıkfaresi kocaman bir masada oturmuş çay içiyorlar. Daha sonra Alice de katılıyor onlara.
"Biraz daha çay al," dedi Mart Tavşanı, Alice'e; çok ciddiydi.
"Henüz ağzıma hiçbir şey koymadım," diye cevap verdi Alice kırgın bir sesle. "Bu yüzden biraz daha almam söz konusu değil."
"Daha az alamam demek istiyorsun," dedi Şapkacı. "Hiçten biraz daha fazlasını alman çok kolay olsa gerek."
"Kimse senin fikrini sormadı," dedi Alice.
"Şimdi kim kişisel tartışmalara giriyor?" diye sordu Şapkacı zafer kazanmışçasına.
Mart Tavşanı, Şapkacı ve Fındıkfaresi sürekli çay partisindeler çünkü bir konser sırasında Şapkacı, Zaman'ın kalbini kırmış. Kırmızı Kraliçe "Yakalayın! Zamanı öldürüyor!" diye feryat edince, Zaman ile araları bozulmuş ve hep saat altıda kalmışlar. Yani çay saatinde. Öyle ki zavallılar fincanları yıkamak için bile zaman bulamıyorlarmış, çünkü hep çay saatiymiş.
Alice Harikalar Diyarında deli saçması mı yoksa enfes bir çocuk kitabı mı? Yoksa ikisi birden mi? Eminim okuduğunuzda siz de bunu sorgulayacaksınız. Ama eminim çoğunuz, bu kitabı çok seveceksiniz.
Alice Harikalar Diyarında okumaktan çok memnun olduğum bir kitap oldu. Hatta bir ara filmi de tekrar izleyeyim. Size de hem kitabı, hem filmi şiddetle tavsiye edeyim.
Ah, bu arada, unutmadan, kuzgunlar neden yazı masasına benzer sizce?
10/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder