Serilerin ikinci kitapları genellikle ilk kitaba nazaran daha hareketli ve heyecanlı olur ama bana kalırsa bu seri için bu durum geçerli değil. İkinci kitap biraz yavaş başladı ve pek bir hareketlilik yoktu. Yalnızca küçük bir suare hazırlığı okuduk. Bir de Gwen ile Gideon arasındaki aşkın hararetlenişini...
Ayh ne diyebilirim, Gwen'in sarhoş olması çok sevimliydi, Gideoun'un derdi ne anlayamadım bir türlü. (Bu arada oğlanın ismini umarım doğru yazıyorumdur, kitaptan kontrol etmeye çok üşeniyorum ahaha) Kitabın sonlarına doğru Gwen'le olan tüm öpüşmelerin, flörtlerin onun kalbini kazanıp onu kontrol etme amacıyla gerçekleştirildiğini öğrendik. Üff hepimizin kalbi paramparça Gwen, üzülme. Ama bu işler böyledir değil mi? Hepimiz oğlanların neyi ne amaçla yaptığını anlamaya çalışarak ömrümüzü tüketiyoruz sonra bir bakıyoruz ki elimizde bir avuç bok var. Hiç bir şeyin akla yatkın hiçbir nedeni olamıyor.
Kitap soluksuz okunan bir finalle bitti. Paul ile Gideon omuz omuza Alester'la çarpıştı, Paul Gwen'i Gideon'a emanet etti ve haydaaa... E hani flörtler öpücükler düzmeceydi?
Vallahi ortalık çok karıştı çocuklar, yoksa hemen üçüncü kitaba mı başlasam?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder