Perşembe, Kasım 10, 2016

Cinder ~ Marissa Meyer

Ağğ nereden başlasam ne anlatsam hiçbir fikrim yok. Doğa  okudu bu seriyi, anladığım kadarıyla sevdi de. Ben de tanıdığım en aklı başındaki ergenlerden biri olması nedeniyle ona güvendim ve bir kitap takasında Cinder'ı elime geçirdim. Hatta şimdi baktım 4 puan falan vermiş fjdnsfds nadiren yapıyor böyle şeyler.

Ay Günlükleri serisi, öyle diyorlar herhalde seriye. Kitapların her biri bir masal karakterini anlatıyor ama daha teknolojik bir şeylere uyarlanmış. Biraz bilimkurgulu biraz fantastikli, bu türe ne deniyor bilmiyorum. Fantastik bilimkurgu mu?

İlk kitapta Cinderella'nın hikâyesini okuyoruz. Ama bu kitapta Cinderalla evde temizlik yapmıyor, sayborglarla dolu bir ülkede elektronik alet edevat tamir ediyor. İşte tabii ki bir üvey anne var ama aslında yasal vasi olarak karşımıza çıkıyor, sayborgları evlerine alan insanlar, onların yasal vasileri. Ama daha çok efendileri gibi düşünün, sayborgların pek bir özgürlükleri yok.

Yakışıklı prens hâlâ prens ve hâlâ yakışıklı. Ülkeyi bir veba salgını tehdit ediyor ve bu veba salgınını önlemenin yolunu da Aylılar biliyor, Aylılar, Ay krallığı işte canım. Bunların başında da inanılmaz kötü kalpli bir kadın var (Levana) ve imparatoriçe olmayı kafaya takmış durumda. Bu yüzden prensle evlenmek istiyor. O kadar güçlü bir kadın, müthiş bir ordusu falan var, açsın adam gibi savaşını niye evlilikle falan uğraşıyor hiç anlamadım, bence kitabın bu kısmına iyi bir bahane bulamamış yazar.

Kitabın tahmin edilebilir oluşu konusunda Doğa'ya katılıyorum. Ama bu sorun değil çünkü zaten masalı hepimiz biliyoruz. Ama bunun dışında da terslikler var galiba...

Bir kere karakterlerin hemen hiç birini sevmedim. Bir tek hastalığa antidot bulmaya çalışan kafayı tırlatmış doktoru sevdim. Cinder, ayh, beni öldürdü, içimi kıydı. Aman da sayborgum, aman da çirkinim bilmem ne... Ya senin beyninde insanlar yalan söylediğinde sinyal verebilen, üç saniyede müthiş bir internet arama taraması yapabilen bir bilgisayar var amk biraz şu elindeki nimetlerin farkına varsana! Biraz kendinle barışsana, biraz bunların etinden sütünden faydalansana! Bu tutturmuş ayağım metalden diye vay arkadaş! Benim kafamın içinde insanlar yalan söylediğinde uyarı verebilen bi makine olsa tüm vücudumun metalden ve kablodan oluşmasını zerre kadar umursamam size yemin ediyorum fkdjlkfs.

Cinder güçlü bir karakter olarak çizilmiş. Tuttuğunu koparıyor falan, zeki de bir kız ama bu kendini eziklemeleri falan tüm bunlarla biraz çelişmiyor mu cidden?! Benim içimi şişirdi.

Prens Kai'ye gelirsek. Onu hiç sevmedim, o da kendisini ezikleyip duruyor ve bence haklı da. İmparator falan olmaz ondan... Kai'yi demode ve ucuz bir kahraman olarak görüyorum, üzgünüm.

Öykünün ana teması üvey anne ve üvey kardeşlerin zalimlikleriydi hani? Bunun dışına çıkmışlar, dört yüz sayfa boyunca onları dört kez falan gördük...

Ve sonunda Cinder'ın yeteneklerini birden keşfetmesi ve kullanmaya başlaması... İşte böyle göt göt konuşmalar bir şeyler, bunları sevmiyorum fkjdkfds. Bakınız bir Harry Potter büyü yapmayı öğrenebilmek için nasıl akla karayı seçti, bir tüyü havaya uçurabilmek için günleeeerce çalıştı o çocuk fkdjjsfs. Ben bu işin böylesini seviyorum, yetenek + emek = zafer. Böyle olsun. Bir yeteneğin var diyorlar sana, sonra sen bunu kabullenemiyorsun yok saçmalama diyorsun sonra zırt diye yeteneğini kullanabilmeye başlıyorsun, böyle olmasın, bu hoş değil fkdsjs.

Kitabı bu kadar yerden yere çarptıktan sonra seriye devam etmeye karar verdim, bana da bir alkış. Çünkü bu peri masallarının böyle abuk subuk uyarlamalarını okumayı ve izlemeyi çok seviyorum. Ve diğer prenseslerin hikâyelerini de merak ediyorum. Ayrıca akıcı ve kafamı dağıtıyor. Tabii ki ben 2 puan verdim.

Çok kabız bir yazı oldu yarabbim, kafamı da toparlayamadım zaten. Şimdi de bitiremiyorum. Utku'ya sesleneceğim yine, Utku canım, biz trenleri kaçıralı falan çok oluyor, tren kaçırmak bizim işimiz, şimdi yolumuza bakıyoruz, vaziyetler böyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder