Perşembe, Ekim 20, 2016

Her Yerden Çok Uzakta ~ Ursula K. Le Guin

94 sayfa
Küçük çocukların ne kadar acımasız olduklarına dair söylenenlere gelince, büyüklerinkinin yanında onların zalimlikleri solda sıfır kalır. Küçük çocukların akıllısı da kafası çalışmayanı da aptaldır işte. Aptalca şeyler yaparlar. Akıllarından geçenleri pat diye söyleyiverirler. Düşünmedikleri bir şeyi söylemeyi öğrenmemişlerdir henüz. Bunu daha sonra, yetişkinliğe geçip, yalnız olduklarını anladıkları zaman öğrenirler. 
Sanırım, gerçekten yalnız olduğunuzu fark ettiğinizde çoğu zaman yaptığınız şey paniğe kapılmaktır. Bundan kurtulmak için apar topar kaçar, gruplara -kulüplere, derneklere, takımlara, kalıplara- sığınırsınız. Birdenbire tıpatıp ötekiler gibi giyinmeye başlarsınız. Aslında görünmez olmanın bir yoludur bu. Kot pantolonunuzun yırtıklarını yamama biçimi bile sizin için son derece önemli bir şey haline gelir. Çünkü yanlış yamadığınızda o gruptan olmazsınız. Gruba ait olmanız gerekir. Aslında tuhaf bir söz bu, biliyor musunuz? "Ait." Neye ait? Onlara mı ait? Ötekilere ait. Hep birlikte. Sayıların güvenliği. Ben, ben değilim. Ben, basketbolda bir başarı belgesiyim. Popüler bir çocuğum ben. Ben, arkadaşlarımın arkadaşıyım. Honda marka bir montun siyah derisiyim ben. Bir üyeyim ben. Bir yeniyetmeyim. Siz beni göremezsiniz. Tek gördüğünüz, bizdir. Biz, biz isek güvendeyizdir. 
Ve eğer Biz, Sen'i tek başına görürsek, şansın da varsa görmezden geliriz. Ama şansın yoksa seni taşa tutabiliriz. Çünkü biz kot pantolonu yanlış yamanmış, bize hepimizin yalnız olduğunu, güvende olmadığımızı anımsatan insanlardan hoşlanmayız. (sf.9)

Derken, herkesi hor gördüğüm için kendimi de hor görmeye başladım. (sf.11)

... ama bazen gerçekler bile suçluluk duygusunu bastırmaya yetmez. (sf.16)

Galiba ben önemli olayların büyük bir ciddiyet içinde, fonda hafifçe çalan kemanların eşliğinde, oldukça debdebeli bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Asıl önemli şeylerin, alabildiğine sıradan olaylar ve kararlar olduğunu anlamak çok zor; işin içine fon müziği, spot ışıkları ve üniformalar karıştığındaysa önemli hiçbir şey olmuyor. (sf.24)

Yaşamın anlamı nedir diye sorular sormanın bir yararı olmadığına karar verdik, çünkü yaşam bir yanıt değil, bir sorudur, bunun yanıtını sadece siz bulabilirsiniz. (sf.47)

Yüce dağ başında bir arkadaş vardı yanımda. Bundan daha güzel hiçbir şey olamaz ama hiçbir şey. Bir daha böyle bir şey yaşamasam da fark etmez, ben yaşayacağımı yaşadım derim kendime. (sf.48)

Herkes, asıl olan cinsellik, "aşk" ise gorilden biraz daha uygar durumdaysanız buna verdiğiniz ad, diye düşünüyor. (sf.51)

İkinci buluşmamız öncekinden çok farklıydı. Kararımı verdim, ben Natalie'ye âşıktım. Lütfen, bu söylediğime çok dikkat edin, burada anlatmak istediğim önemli, ona âşık olmamıştım. Ona âşık olduğuma karar vermiştim. (sf.51)

Onu arzuladığım içi nefret ediyordum; nefret ediyordum çünkü onu arzuluyordum. (sf.59)

Daima unuttuğumuz şey de bu işte; ne umduğumuzu bildiğimizi sanırız ama asla bilemeyiz; beklediğiniz şey gerçekleşmeyecek şeydir, beklemediğiniz şeyse gerçek oluverir. (sf.92)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder