Salı, Mart 22, 2016

Deli Kadın Hikâyeleri ~ Mine Söğüt

172 sayfa
Belki de banyo? Banyo olmalı. Mutfak olmamalı. Hiçbir ev kadını kendini mutfakta asmaz. Yemeklere yas sıçratmaz. (sf.12)

Doktorcuğum limon ağacı nasıldır bilir misin? Şahane bir ağaçtır. Ve limon çiçekleri muhteşemdir ama gel gör ki meyvesini dilin damağın kamaşmadan yiyemezsin. Aşk da öyledir çocuğum doktorcuğum. (sf.19)

Je ne veux pas travailler... Çalışmak istemiyorum... Je ne veux pas déjeuner, kahvaltı etmek de istemiyorum, Je veux seulement oublier, sadece unutmak istiyorum... Sadece unutmak. Hani derler ya insan ölürken hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçermiş, yok çocuğum, yalan. Ben ölüyorum ve hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden falan geçmeyecek. Hissediyorum. Ben unutmak istiyorum doktorcuğum. Eskiden olan her şeyi unutmak. İnsan ölürken geçmişi hatırlarsa çok üzülür değil mi? İnsan ölürken kendi kendini niye üzsün ki! Je veux seulement oublier... Ah doktorcuğum o şarkıyı alırken içimden dikkat et çok güzel bir cümle vardır, o düşmesin: Vie qui veut me tuer, beni öldürmek isteyen hayat, c'est magnifique, muhteşemdir. Çocuğum hayat gerçekten muhteşemdir. (sf.20)

"Ben orospu değil şairim!" dedi. Bu karşılaşma sanki yıllardır beklediği bir şeydi.
"Ama o kutuyu verirsen seni bir kere öperim..." (sf.44)

Gecenin bu saatinde kimler uyumuyordur bu şehirde?
Pencereden baktım. Dört evin ışığı yanıyor.
Birinde deli bir kadın yaşıyor. Belli ki geceden çok korkuyor.
Deli kadınlar gecelerden korkarlar. Cinler kötülüğün müziğini geceleri çalarlar. Deli kadınlar bu müziği duymakta ustadırlar. (sf.95)

Bu şehir öyle bir şehir ki, küçük bir kız üzülür, üzüldüğü anlaşılmaz. Kuşlar cehennem çığlıklarıyla ötüşür, duyan olmaz. (sf.111)

Ölümle yüzleşe yüzleşe alışır insan ona. Kanıksar! (sf.154)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder