Cumartesi, Ağustos 23, 2014

Bilinmeyen Adanın Öyküsü ~ José Saramago

Keşke kitabı bitirir bitirmez yazsaydım, şimdi nereden başlayacağımı, ne anlatacağımı pek bilemiyorum. Bunu itiraf ederek başlayayım.

Bilinmeyen Adanın Öyküsü, Mert'in kitabı aslında. Son alış verişimizde aldı. Ben ondan önce okudum. Bu kez bir romandan  değil, bir çırpıda okunuveren, 58 sayfalık bir uzun öyküden bahsediyoruz.

"Bir adam kralın kapısını çalmış ve ona demiş ki, Bana bir tekne ver." diye başlıyor kitap. Bir ülke anlatılıyor, ülkenin bir kralı var, kralın kocaman bir sarayı var tabii. Sarayın pek çok kapısı var, bunlardan biri dilek kapısı. Halktan insanlar zaman zaman bu kapıya gelerek dileklerde bulunuyorlar. Hizmetçi kadın kralın yardımcılarına, yardımcıları krala iletiyor dileği fakat en sonunda kral kararı yardımcılarına onlar da hizmetçi kadına bırakıyor ve dileğin gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği temizlikçi kadının o günkü ruh haline kalmış oluyor. Kralın dilek kapısıyla ilgilenecek vakti yok çünkü o tüm vaktini, armağanlar kapısında, kendisi için bırakılan armağanları açmakla, incelemekle geçirmekle meşgul.

Fakat bir gün bir adam çıkıyor ve kral kendisiyle görüşmeyi kabul edene dek oradan ayırlmayacağını söylüyor. Kral başta aldırış etmese de kayıtsız kalamıyor bir süre sonra ve adamın karşısına çıkıyor. İşte o zaman adam, ondan bilinmeyen adayı bulmak için bir tekne istiyor. Elbette kral, ve başka pek çok kişi ona, yeryüzünde bilinmeyen bir ada kalmadığını söylüyorlar fakat adam kararından dönmüyor.

Adam teknesini almaya giderken, temizlikçi kadın da sarayı terk ediyor ve adamın peşine düşüyor. Aslında bu sadece bilinmeyen bir adayı arayış öyküsü değil, adamın, bu durumda kadının da kendisini arayış öyküsü aynı zamanda. "Kim olduğunu bilmiyorsan kendin olabilmen mümkün değildir." diyor Saramago. "Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin"

Yolculuğa çıkmak için tayfa toplamaya çalışıyorlar, gemiye erzak alıyorlar ve en sonunda denize açılıyor adam. Kitabın sonu çok manidar, çok güzel, sürprizli biraz da. Burada söylemek istemiyorum.

Roman okuyamadığım şu günlerde bu öyküyü okumak bana çok iyi geldi. Saramago yine harika yazmış, hayran kalmamak elde değil. Kitabı bir daha okumak üzere rafa kaldırdım.

Kitap Kırmızı Kedi Yayınevi'nden çıkmış, Emrah İmre çevirmiş. 58 sayfa.

6 yorum:

  1. paylaşım için teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence olaya biraz daha derin bakmak gerekiyor. Kişinin kendine dışarıdan bakması, Saramago'nun ele aldığı dertlerden biri şüphesiz... Fakat bilinmeyen ada isminin çağrışımı, zihnimde bir ütopya oluşturuyor. Henüz insanoğlunun keşfetmediği ve doğadaki mücadelenin korunduğu bir ada da olabilir ya da antikapitalist yani kralın ve hizmetçilerinin olmadığı bir adadan da bahsediliyor. Diye düşünüyorum :)

      Sil
    2. Hımm hiç bu açıdan düşünmemiştim ve gerçekten haklı olabilirsiniz. Bu yorum beni çok mutlu etti. Kitabı zaten tekrar okumayı düşünüyordum, bir daha okuduğumda söylediklerinizi de göz önünde bulunduracağım kesinlikle. Böylece yazıyı zenginleştirmiş oldunuz, bunun için de ayrıca teşekkür ediyorum :)

      Sil
    3. asteroidc777@hotmail.com adlı mail adresine birkaç bir şey gönderdim. İlgilenirsen çok mutlu olurum :)

      Sil
    4. Buraya bıraktığınız yorumlar dışında hiç mail gelmemiş bana baktım ama.

      Sil